Türkiye’de gözler, Milli Uzay Programı’nın ilk ayağı olan “ilk insanlı uzay misyonu” kapsamında Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) gönderilecek ilk Türk astronot Alper Gezeravcı’nın yolculuğuna odaklandı. Peki, uzayda insan vücudunu ne bekliyor?
UZAY YOLCULUĞU İNSAN VÜCUDUNU NASIL ETKİLİYOR?
BBC’nin haberine göre; uzmanlar uzayın insanın yaşaması için geçirdiği evrime uygun bir ortam sunmadığını söylüyor. Bu yolculuğun insan vücudu üzerindeki etkileri ise şöyle sıralanıyor:
Kalkıştan sonraki 10 saniye: Bilinç kaybı
Roket fırlatılmaya hazır, hız kazanıyor. G-kuvveti, yani hızlanma sırasında vücudunuza uygulanan kuvvet nedeniyle vücut ağırlığı normalden dört kat daha fazla hissedilir. Koltuğunuza çakılmış bir halde kolunuzu kımıldatmak bile aşırı güçleşir.
G-kuvveti kanı ayaklara doğru iter, oysa bilinç yitirmemek için kanın beyne gitmesi gerekir. Daha düşük g-kuvveti durumunda bile savaş uçağı pilotları beyne yönelik kan basıncının düşmesinden dolayı gözde buğulanma ve görme kaybı yaşanır. Rus Soyuz aracı gibi konvansiyonel uzay araçlarında, kalkış anında astronotlar bu hızın etkisini göğüslerinde hissedecek şekilde konumlandırılır.
Kalkıştan sonraki 10 dakika: Bulantı
Astronotların kalkıştan sonraki ilk şikayetlerinden biri bulantı ve kusmadır. İç kulaktaki yerçekimi azlığı dengeyi, koordinasyonu, yön duygusunu ve hareket halindeki nesneleri takip yeteneğini etkiler.
Uzay kapsülü içinde kusmukların havada uçuşmasına neden olmanın yanı sıra uzay tutması astronotların verilen görevleri yapamamasına da neden olabilir.
Kalkıştan sonraki iki gün: Yüzde şişme
Astronotların şikayetlerinden biri de burun tıkanması. Uzayda olmak kafa üstünde durmaya benzer bir his yaratır. Sıvılar vücudun üst kısmında birikmeye başlar. Yüzdeki şişmenin nedeni budur. Tıpkı uzun yolculuklarda ayakların şişmesi gibi.
Vücut sıvıyı üst kısma doğru çekmeyi tercih eder. Yerçekiminin azalması nedeniyle bu eğilim daha da güçlenir ve dokularda şişme görülür.
Ayrıca astronotların görme duyusunda da bozulma baş gösterir. Bunun nedeni ise henüz bilinmiyor.
Kalkıştan sonraki bir hafta: Kas ve kemik erimesi
Yerçekimi olmadığından vücutta bozulmalar başlar. Yerçekimi organların sağlığı bakımından oldukça önemlidir. Sıçanlar üzerinde yapılan deneylerde 7-10 gün içinde bazı kaslarda üçte bir oranında erime görülür ki bu büyük çaplı bir bozulmadır.
Kalp kaslarında da bozulma olur. Uzay istasyonunda kalınacaksa bu belki çok büyük bir sorun değildir, ama örneğin Mars’a inilecekse astronotun yürümeye mecali olmayacaktır.
Bu nedenle vücut sağlıklarını korumak için bütün astronotlar her gün birer saat kardiyovasküler ve ağırlık kaldırma egzersizleri yapmak zorundadır. O halde bile astronotlar altı ay sonra yere indiklerinde yürümekte zorluk çeker.
Yerçekiminin olmaması kemiklerde de erimeye yol açar. Bu aynı zamanda fazla miktarda kalsiyumun kana karışması demektir.
Kalkıştan sonraki iki hafta: Uykusuzluk
Astronotların aydınlık-karanlık döngüsü tümüyle alt üst olmuş, uyuma güçlüğü çeker hale gelmişlerdir. Özellikle dünyanın etrafında yörüngede iken her 90 dakikada bir yeni bir gün doğumuna tanık oldukları için yapay gecelere uyum sağlamada sorun yaşarlar. Duvara bağlı bir uyku tulumu içinde uyuması da kolay değildir.
Bunun etkilerini azaltmak amacıyla astronotlar için karartılabilen uyku kompartımanları oluşturulmuştur; yapay ışığın sertliğini kırmak içinse yeni bir LED aydınlatma sistemi denenmektedir.
Kalkıştan sonraki bir yıl: Hastalıklar
Uzay yolculuğunun bağışıklık sistemi üzerinde aşırı olumsuz etkileri vardır. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler uzayda akyuvarların mikroplara karşı savaşma gücünün azaldığını göstermiştir. Buna da yine yerçekimi eksikliği neden olmaktadır.
Daha fazla sorun yaratan şey ise uzaydaki radyasyondur. Astronotlar uzayda parlak ışık patlamalarına tanık olduklarını anlatır. Uzay istasyonu bu ışınlardan korunmak için Dünya atmosferine biraz daha yakın bir yörüngede tutulur. Fakat Ay’a ya da Mars’a yapılan yolculuklarda uzun süreli uçuşlar astronotları radyasyon tehlikesine maruz bırakır.
Fakat astronotlar üzerinde yapılan uzun süreli araştırmalar onlardaki kanser riskinin daha fazla olmadığını göstermiştir.
Kalkıştan sonraki iki yıl: Depresyon
2010’da yapılan bir araştırmada altı kişi Mars’a gidip dönüyormuş gibi 520 gün boyunca Moskova’da test ortamında tutulmuş ve uzun süreli uzay uçuşlarındaki yalıtılmışlığın yol açacağı stres incelenmişti. Gidişte sorun olmasa da Dünya’ya dönerken daha fazla sıkıntı yaşanmış, yolculuk sıkıcı hale gelmiş, insanlar arasında çatışmalar başlamıştı.
Uzmanlar, sonsuz uzay boşluğunda uçan kapalı ve dar bir teneke kutu içinde yolculuk yapmanın yaratacağı psikolojik sorunlar üzerinde duruyor. Fiziksel sağlık kadar ruh sağlığının da önemli olduğu vurgulanıyor. Bu nedenle doğru astronotları seçmek büyük önem taşıyor.
Uzun süreli uzay yolculuğunun etkilerini daha ayrıntılı araştırmak üzere NASA gelecek yıl uluslararası uzay istasyonunda bir yıl süreli bir çalışma planlıyor.
ASTRONOTLARIN BAŞA ÇIKMASI GEREKEN SAĞLIK SORUNLARI
Yerçekimindeki hızlı değişiklik, astronotların ayda yüzde 1 oranında kemik yoğunluklarını kaybetmesine yol açabiliyor. Bu da osteoporoz (kemik erimesi) bağlantılı kırıklara ve uzun vadeli sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
Yerçekimi olmaması ayrıca vücut sıvılarının yukarı doğru gitmesine, bu da şişkinliklere, yüksek tansiyona, görmede ve organlarda sorunlara neden olabiliyor. Beslenme ve ilaçlarla birlikte vücudun bağlanması kas ve kemik kaybıyla ilgili uzun vadeli tıbbi sorunların önlenmesinde çok önemli hale geliyor.
Tecrit ve dar alanlarda yaşamak davranışsal ve psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Doğal vücut saati olmadığından, depresyon ve uyku bozuklukları ortaya çıkabiliyor. Vücut ritmini geliştirmek için Uluslararası Uzay İstasyonu’nda dünyadaki ışık koşulları LED teknolojisiyle taklit ediliyor.
Kapalı çevre mikropların daha kolay geçmesine neden oluyor. Çevre, bağışıklık sistemini yavaşlatabiliyor dolayısıyla, idrar, tükürük ve kan örnekleri uyur haldeki virüslerin yeniden aktif hale geçmesini önlemek için yakından izleniyor.
Uzayda dünyadakinden çok daha yüksek miktarlarda radyasyona maruz kalınıyor. Dünya atmoferinin koruması olmazsa, kanser riski ve sinir sistemi hasarlarına daha açık bir hale geliniyor. Uzay radyasyonu ayrıca mide bulantısı ve yorgunluğa da yol açabiliyor. Uluslararası Uzay İstasyonu bu riskin azaltılması için dünyanın koruyucu kalkanının hemen kıyısında. Ancak daha uzak noktalara gidilecek görevler için bu sorunun aşılması gerekiyor.
Mars dünyadan çok uzakta olduğundan (ortalama 140 milyon mil) NASA böylesi uzun bir görevde astronotların kendi kendilerine yeter hale gelmeleri için neler gerektiğini dikkatle planlıyor. Ekibin kendi vücut fonksiyonlarını gözlemleme eğitimi alması gerekiyor ve sağlıklı kalmak için yeterli tıbbi malzemeye ve gıdaya sahip olmalarına ihtiyaç var.